Eylül 30, 2011

Son 1 !

          Öğrencilik zor zanaat gerçekten. Yer yer aç kalırsın,cebindeki 5 lirayla kaç kez okula gidip gelebileceğini hesaplarsın,her yerde bozuk paraların yüzünden rezil olursun,faturaları ödeyemeyip susuz,elektriksiz kalırsın,doğalgaz faturası çok gelmesin diye 4 kat hırka giyip yatarsın,bi aile apartmanında oturuyorsan 3. sınıf insan muamelesi görürsün,BİM senin için bulunmaz bi nimettir,20 liraya kanepe alabilmenin sevincini yaşarsın,kira günü geldiğinde oflarsın puflarsın,ev sahibi zam yapmak istediğinde şansını sonuna kadar zorlayıp 20 lira zama ikna edersin,temizlik,yemek,fatura kuyrukları derken epeyce bir heba olursun ama sanırım bütün bunlara değer..
          Son seneye geldiğinde anlarsın bütün bunların kıymetini. Sürekli geçmişe dönüp,anılara dalarsın. İyi ya da kötü yaşadığın her şeye gülümsemeye başlarsın.. Hem şiddetle mezun olmak istersin hem de mezun olunca başına gelecekleri düşünüp sonsuza kadar öğrenci olarak kalmayı dilersin. Gerçek dostlar edinirsin bu zaman içinde. Bütün zorluklara birlikte göğüs gerebildiğin dostlar.. Bi yandan da ardında kalanların hasreti. Onlara karşı da şiddetli bir özlem duygusu vardır içinde ama nereye gideceğini,hayatın sana nasıl sürprizler hazırladığını bilmediğin için hayal bile kuramayacak bi hale gelirsin. Hep ideallerin vardır ama onları gerçekleştirebilecek gücün yoktur. Yorgunsundur ama ayakta durman gerekir. 
          Nasıl geçtiğini anlamadığım kocaman bi 3 sene bıraktım ardımda. Zaman zaman ağladım,zaman zaman gülmekten gözyaşı döktüm ama her şeye rağmen ardımda pişman olabileceğim hiçbir anı bırakmadığım için de mutluyum açıkçası.. Ha gayret bakalım son 1 sene. Yapmayı istediklerimin yarısını yapsam kardır şimdi bana. Aslında pek de farklı bi durum yok. Yine ders çalışmam lazım ama kaytarmak için bahanem çok :)

Eylül 17, 2011

Veda Busesi !

Sekiz saatlik yolculuğum boyunca bildiğim bütün veda şarkılarını dinleyeceğim bir günün hemen öncesindeyim. Kafamı koltuğa yaslayıp bozkırın ortasında ilerlerken tek bir ağaç görmesem bile çok derinlere dalabildiğim,o boşlukta binlerce anıyı yeniden canlandırdığım ve zaman zaman gözlerimin de dolduğu bir yolculuk bu. Üç yılda hiç mi alışamaz bi insan. Olmayınca olmuyor işte.
Çok sinir bozucu bi ikilemdeyim. Hem delicesine istiyorum gitmeyi,hem de öbür yanım 'Gitme,hiçbir şey şuandan daha iyi olmayacak' diyor. Bir yanımda alıştıklarım,bildiklerim ve sonsuz güvendiklerim,diğer yanımda yeni başlangıçlara birlikte adım attığım,çoğu zorluğu beraber atlattığım,bir evi paylaşmanın güzelliğini yaşadığım insanlar. Nereye ait olduğunu bilememe duygusu ve boşlukta gidip-gelmek.. 
Ne yardan geçebiliyorum ne serden. Bu söz kesinlikle ben ve benim gibiler için söylenmiş. Asıl ait olduğun yerdeki huzuru,güveni,samimiyeti ve içtenliği bırakamıyorsun. Kendine ait olduğunu bildiğin odanı,hayatını ve bu hayatı paylaştığın insanları da çok özlüyorsun. Keşke ortada buluşabilme gibi bi şansımız olsa :/ Yanımda olmasını istediğim herkesi tek bi yerde ve tek bi hayatta toplayabilsem..
Beni nelerin beklediğini bilmediğim yeni bir eğitim-öğretim yılına hoşgeldim. Geride kalan 3 seneye bakınca az çok yine neler yaşacağımı kestirebiliyor olsam da merak işte.. Belki diyorum bu sene diğerlerinden daha farklı olur. Hani son sene falan. Bi kıyak geçer bana belki. Umutlu muyum umutsuz muyum onu da tam anlayabilmiş değilim de,yine de umut etmek istiyorum sanırım. Dün kendime verdiğim sözü tutmak için elimden geleni yapıcam. O an yaptığım şeye odaklanıp,etrafımda olan bitenlerden sıyrılmak zorundayım. Geleceğime dair bi takım fikirler edinebileceğim bi seneye başlıyorum sanırım.
Bi ikilem daha var tabi. Mezun olmak mı iyi yoksa hep böyle öğrenci kalmak mı ? Hep böyle ikilemler arasında git-gel,git-gel nasıl toparlanabilirim hiç bi fikrim yok..
Yolculukları fazla dramatikleştiriyorum sanırım. O yüzden bukadar allak bullak oluyorum. Gitmek mi kalmak mı derken,bi bakıyorum gidip gelmişim bile. Galiba yolculuklarla ilgili takıntılarım var ve bunları artık aşmalıyım.
Yolculuk deyince de aklıma hep bu şarkı geliyor. Hem gülümsetiyor beni hem hüzünlendiriyor. Hadi bakalım iyi yolculuklar bana..


Eylül 14, 2011

Güç Bende Artık ;)

          Hala başındayken bir şeylerin,henüz çok geç olmadan durdurmalıyım kendimi. Kalbimi dinlemeyip,bana hükmetmesine engel olmalıyım. Bunu yapabileceğime inanmak istiyorum. İçimde bi yerlerde o gücü arıyorum. Bi bulsam zaten bırakmicam yakasını da.. Ama bulmak üzereyim hissediyorum. Sadece biraz koca kafalıyım. Söylenenleri dinlemiyorum. Yok ama cidden artık bazı şeyleri ölçüp tartmaya karar verdiğimden beri,elle tutulur bi yanı olmadığını farkediyorum. Uzun zamandır kendimi kandırıyormuşum ve artık buna son vermem gerektiğini biliyorum. Bundan sonra neler gelecek başıma bilinmez ama hepsini göğüsleyebilecek gücü bulur bulmaz,hiçbirisine boyun eğmeyeceğime eminim. Hadi bakalım,sabredip görcez..


Eylül 12, 2011

Üzerine İyi Gider.

Tokat!

    Gece olunca,herkesten ve her şeyden elini eteğini çekince daha iyi anlıyorsun bazı şeyleri. Beyninle konuşmaya başlıyorsun,kalbin giriyor lafa ve sonrası hüsran.. Bunca zamandır hayattan yediğim tokatları hiç kimseden yememişimdir ve hiç böylesine canım acımamıştır sanırım. Boğazımda öyle bi düğüm var ki;konuşmayı geçtim yazamıyorum bile. Beynim de yavaş yavaş düşünmeyi bırakıyor sanırım. Korkum o ki kalbim de pes edebilir.
     Etrafına sürekli güçlü görünmeye çalışmak,nolursa olsun hala ayakta durabilen biri olduğun imajını çizmek en zoruymuş. Sabredersin,sabredersin.. Gün gelir,şuan olduğu gibi,her şeye 'Pes' deyip kendin gibi görünmek istersin. Gerçekler yüzüne 'TOKAT' gibi vurur. O kadar çok canın yanar ki,ağlayamazsın bile. Parça parçasındır ve parçalarını nerde unuttuğunu hatırlayamayacak kadar dağılmışsındır.
     Artık kendime söylediğim yalanların sonu bu sanırım. Kendimi kandırmacalarım bitti. Artık ben de kim olduğumu ve ne olduğumu çok daha iyi anlıyorum. Ve kendimden kaçıyorum. Bu gerçeklerle yüzleşebilecek gücüm kalmamış ki.. Hep bi şeyler için çabalamaktan gücüm tükenmiş. Ellerim kollarım kalkmaz olmuş. En önemlisi de içimdeki ben bana küsmüş,daha ne olsun..
      Bana dokunmasınlar. Günlerce aynı şarkıları dinleyip,aynı şeyleri binlerce kez düşünüp,öylece kalayım. Kendimle yeniden barışana kadar,hayatın karşısında tekrar ayağa kalkana kadar burada oturayım. Kimse bana üzülme,takma kafana bunlar da geçer demesin. 

      BIRAKIN BENİ N'OLUR,YENİDEN DOĞMAYA İHTİYACIM VAR BENİM..
    

Eylül 11, 2011

Gün Gelip Devran Dönmez Arkadaş!

        Yok yok,gerçekten gün gelip devran dönmez. En azından bana doğru dönmez. En başından beri bi şeylere anlam vermeye çalışmam da saçma sanırım. Her şey yazılmış,çizilmiş,oyuncular belli. Kaç perde daha süreceği bilinmese de bu oyun oynanmaya devam ediyor ve eminim edecek de.
       Her seferinde yeniden umutlanmanın,'acaba' demenin de bi anlamı yok. Yine her şey olağan seyrinde yani benim aleyhimde işlemeye devam ediyor çünkü. Ama F.D'nin ne kadar haklı olduğunu şimdi anlıyorum. Bütün bu olumsuzluklar,mutsuzluklar sanırım yeni bi şeylerin var olması için gerekli. Biz mutsuzluğumuzla mutlu olanlardanız ve öyle olmaya da devam edeceğiz. Hayata karanlıkların ardından usulca bakıp,alaycı bir gülümsemeyle 'peehh' deyip geçeceğiz. Herkes aydınlığa ulaşmaya çalışsın. Biz kör kuyuların dibinde görebilmeyi başaranlardanız. 
      O zaman yeniden 'Merhaba' umutsuzluklarım,hayal kırıklıklarım,mutsuzluklarım.. Hoşgeldiniz!


Eylül 10, 2011

Ey Ruh!

       Sana sesleniyorum içimdeki ruhani varlık. Eğer olur da bir gün gidersen benden;bi benzerini bırak da git. Alıştım her gece düşüncelerime sarılıp uyumaya,rüyalarımda olası ihtimalleri düşük hayallerimde senin olmana ve bağlandım hiç farkında olmadan sana. Olur da dönersen eğer yeniden,sen ve yüreğin birlikte gelmelisiniz. Çünkü yüreğine sakladım ben umutlarımı. Şimdiyse sensiz soğuk geceden korunmak için uyuyorum koynuma alıp kaygılarımı..


Eylül 09, 2011

:))

Konyalılar bilir Alaaddin Tepesi vardır tam çarşının göbeğinde. Hatta söylentiye göre etrafını 7 kere tavaf edenler baya bi mertebeye ulaşırmış. En azından ben iki kere dolaşınca O'nu buldum :)
Pek de hatırlamak istemediğim saçma bi gündü. Bundan yaklaşık 3 yıl önce falan. Ta ki kuzenimi ve yanındaki zat-ı muhteremi görene kadar. Tamam 'kader'dir bu ama cidden fazla bukadarı da. Sonrasında bilemezdim ki 'CAN' diye nitelendireceğim kişi o zat-ı muhteremmiş meğer. 
Muhteremdir kendileri fazlasıyla. Bazen katlanılmaz olduğumu bilirim çünkü :)
Biraz zaman geçer bikaç kez daha karşılaşmalar başlar. Sonra bi durup bakınca 'aynı kafada olmak' deyimi beliriverir karşımda. Aynı şeylere gülersin,daha konuşmadan ne denileceğini anlarsın,vereceği tepkileri kestirebilirsin ve günden güne muhabbetine hasret kalırsın. Sonra bir bakarsın ki 'CAN' olmuş sana,yoldaş,sırdaş,dost olmuş. Daha önce hiç tatmadığın 'erkek kardeş' duygusunu tadarsın. Saatlerce saçmalarsın,gülersin,ağlarsın,biraz da nazın geçer. Kimi zaman çok derinlerde,kimi zaman sığ sularda yüzersin.(Gerçi benim yüzebildiğim pek söylenemez ama.) O hep söyler,çok da doğru söyler. Geç anlarsın ama o seni hoşgörür,susar.. O'nu nerde ve nasıl bulduğunu unutup,kaybetmemen gerektiğini öğrenirsin. Hatalar yaparsın,pişman olursun,ağlarsın. Gözyaşlarını silmez ama ağlamana son verebilir ki bu herzaman daha iyidir. Tek bi cümlesi yeter yeniden gülümsemene..
Sonra bir dilek tutarsın. 'Hep yanımda kal dostum,kardeşim ve 'CAN'ım.'
Benimle kal " F.D "




Belki de akıllanır ?


 


Durup durup bir şeyler söyleyesim var. Keşke 'hayat' dediğimiz küçük bi çocuk olsa da azarlayınca susup otursa. En azından bir süreliğine. Ya da şu 'sabreden derviş'i bi bulup sorsam;acaba gerçekten muradına ermiş mi yoksa bunca zamandır bizi mi yiyolar ? Hani sabrın sonu selametti ? Bunca zamandır beklerim hala selamet sahibi bi insan değilim.
Her defasında yanıldığını görürsün,bu sefer son dersin,bi daha hata yapmayacağını düşünürsün,çok büyük dersler almışsındır(!) ama nedense bi sonraki tekrarda yeniden aynı yanılgıların ortasında buluverirsin kendini. Ya fazla safsın ya da gerçekten kalbin beyninden büyük ve ona hükmediyor.
Pek fazla söz dinleyen biri değilim ama keşke olsaydım diyorum zaman zaman. Hatta kesin bir kararla bunu söyleyebilirim ki 'Anne'ni dinliceksin arkadaş. Hayat tecrübesi falan bi tarafa çok garip bi düşünce sistemleri var bence annelerin. Ya da şöyle demeliyim ki 6. his denilen şey onlar da tam olarak çalışıyor. Her dedikleri mi doğru çıkar yahu ? Bunca zaman ANNE'mi dinlemiş olsaydım mesela,pişman olduğum çoğu şeyi yaşamamış olabilirdim. Hata olarak nitelendirdiklerimi hiç yapmamış,olmaması gerekenleri tanımamıştım. Gerçi şöyle bi durum var 'Bir musibet bin nasihattan iyidir' demiş eski zamanın bilen insanları. Sanırım ben de bu özlü sözü fazla benimsemişim. Hiç de gerek yokmuş aslında. Bir değil,bin musibet yaşadım ben ama hala da akıllandığımı söyleyemem galiba.
Her gece başımı yastığa gömerken şöyle bi düşünürüm. Nerden geliyorum ve nereye gidiyorum diye. Nerden geldiğimi az çok kestirebiliyorum tabi ama nereye gideceğim konusuna gelince bir perde iniyor gözlerimin önüne kör oluyorum! Göremiyorum bundan 5 dk sonrasını bile. Hayat yeni sürprizler(!) hazırlıyor bana buna eminim. Yine bol bol musibet. Umut etmek istiyorum. Bigün gelip son bulur elbet,ben de uyanırım gecelerden aydınlık sabahlara. En azından istiyorum bunu. İstemek başarmanın yarısıysa gün ağarmak üzere olmalı ama hala bi kıpırtı yok. 
Bugün geride kaldı da artık 'Yarın' akıllanır mıyım acaba ?

' Uykusuza Masallar '

Yadsınamayacak kadar güzel bi albümdür kendisi. Gerçi Feridun Düzağaç albümlerinin hemen hepsi aynı his yoğunluğuyla hazırlanmış ve ayrı ayrı güzellikteler. Bu albümü özel kılan belki de kızıyla olan diyaloğudur. Uyumadan önce kızına anlattığı masallara ithafen albüme bu isim verilmiş ve bence çok da güzel olmuş. Şimdi nerden çıktı bu denmez sanırım çünkü başlık bu albümden alıntı anlayacağınız üzre :) İçimden bi ses kalk albümle ilgili de birşeyler yaz da içinde kalmasın diye dürtünce,uyanır uyanmaz ilk işim bu oldu. 2008'de çıkan albümü sanırım ilk edinenlerden birisi de benim. Hemen hemen hiçbir albümünü kaçırmadan alıyorum zaten. Yoktur böyle içten şarkı sözleri. Dinlerken alır götürür,düşünmeye zorlar,hayal bile kurmana fırsat kalmaz;fazlasıyla kapılırsın zaten şarkıların büyüsüne. Albümden 'Söz Ver' şarkısının bir anlam ve önemi vardı eskiden ben de. Artık o şekilde bir önem arz etmese de yine de severim,severek dinlerim :) Ama 'Yeniköy' favorim. Yine güzel bir işe imza atarak hazırladığı 'İyilik Güzellikspor' albümünde Jehan Barbur okur bu şarkıyı ya bence çok da iyi yapar. Herneyse.. Şimdilik benim favorim olan şarkıyı dinleyerek güne başlayabiliriz sanırım ;) http://www.youtube.com/watch?v=XJPh-IGzGus

8'i 9'a bağlayan gece.

Bugün ilk. Saatlerdir bi haltı beceremedim. Pes etmenin eşiğindeydim ki hala öyleyim sanırım. Yazabileceğimi sanırdım ama bunu da diğerlerinin yanına rafa kaldırmak üzereyim. Ya da bukadar umutsuz olmayıp devam etmeliyim,bilmiyorum. Gece uzun,karanlık ve ablam da olmasa oldukça sessiz. Bi de beynimi kemirmekten vazgeçmesi gereken sevimli(!) bir dostum var:İkilem. Çok iyi anlaşıyorum sanırım kendisiyle. Sürekli ziyaret eder beni. Artık hayatımın olmazsa olmazlarından biri gibi. Beynimin için hep kargacık burgacık. Zihnimde binlerce sokak var adımlamam gereken ama her sokağında başında bekliyor beni. Ne yöne gideceğimi bilmeden öylece bekliyorum sokağın başında. Tepemde oldukça parlak bir sokak lambası var ama o bile önümü görmeme yardımcı olmuyor. Hem binlerce insan var gibi hem de hiç kimseler yok gibi.. Bir takım sesler duyuyorum ama ne dediklerini anlamam uzun zaman alıcak sanırım. O halde ikilemlerimi de alıp sokak başına kıvrılıp uyuyorum. Üzerimde gece karanlığından bir yorgan,yanıbaşımda bir hayal. Belki bir rüya görürüm bu gece,yarına dair umutlarım olur benim de..