Kasım 22, 2011

Düş

Hava ayaz,soğuk. Yüzlerde sonradan eklenmiş,sahte gülüşler. Buz tutmuş insanlar. Koştururken çarpıp,kırdıklarının farkında bile olmadan çekip gidenler. Yağan yağmurda ıslanmamak için balkon altlarına saklanmış kediler. Kelebekler uçmuyor,börtü böcek yuvasına çekilmiş. Ağaçlar tüm çıplaklığıyla kışa hazır. Pek sevmediğim bir mevsimdir kendisi. Oysa sonbahar öyle mi ?! Güneş sarısı,saman sarısı,yaprak sarısıdır sonbahar. Hem içini ısıtır insanın,hem bedenini üşütür hafiften. Haliyle ılımandır insan psikolojisi. Kafan sakindir. Sokakta yürürken yaprakların hışırtısı bir melodi oluşturur adeta. Hep yapraklara basarak yürümeye çalışırım nedendir bilmem. Belki de bu sonbahar seslerini çok sevdiğimden. Alıcaksın sıcacık bir bardak çayını,oturup tüm mucizeleriyle izleyeceksin sonbaharı. Rüzgar değdikçe ağaç dallarına,yapraklar kapılacak bu tatlı esintinin ahengine. Son kuşlar da göç eder çok uzaklara. Ama gitmeden sana bir tebessüm getirsin istersin hasretlerin şehrinden. Buram buram özlem kokulu bir tebessüm. Hafiften buruk,özledim der gibi bakan bir çift göz. Kocaman sarılan bir çift kol,yanında olduğunu hissedebileceğin bir nefes.. İşte tam o anda müzik başlar. Artık hayal dünyasının tam ortasındasındır. Sonbahar alır seni götürür oraya. Gözlerini kapatırsın,hiç bozulmasın o an,hep orada öylece kal istersin. Gözlerini açınca bozulacaktır sanki büyü. Sonbahar sarısı yine hüzünle,özlemle,hasretle dolduracaktır içini.
Sımsıkı yumarsın gözlerini. Evet! Tam yanındadır özlemin. Yaslar başını omzuna,tutamaz belki gözyaşını. Omzuna düşen damlalar bile huzur verir o anda. Sıcacıktır,çünkü özlemin gözyaşlarıdır bunlar. Nefes alıp verdiğini duyarsın. Gerçek olduğuna inandırırsın kendini. Sonra şarkıyı mırıldanmaya başlarsın. Sana eşlik ederse inanacaksındır. Ama notalar birbiri ardına dizilir kalır boğazında. Ne ses vardır ne soluk. Hafiften aralarsın gözlerini,tamamen açmazsan kaybolmayacak gibi gelir. Sonra sadece buğulanmış camın ardında,düşen yaprakların var olduğunu görürsün. Bu sefer yanağın ıslanır kendi gözyaşlarınla.
Ama sonbaharda özlemek de güzeldir..


(Bi de unutmadan;bu şarkıyı Feridun Düzağaç'tan dinlemek de ayrı bi haz verir.)



Kasım 19, 2011

Hatalı.

Şu sıralar odamda yalnız kalma imkanımın fazlalaşmasından dolayıdır belki de şöyle bir durup baktığımda,karşımda kitaplık masa koltuk,yanımda bir pencere. Yeterince uygun büyüklüklerde bir balkon,turuncu bir dolap,ıvır zıvır kutuları,parfüm şişeleri falan filan. İlgimi çekense odanın ortasındaki kocaman boşluk. Herhangi bir şey koyup da dolduramam o boşluğu. Ne dolabı odanın ortasına koyabilirim,ne yatağı, ne de kitaplarımı. İçimdeki boşlukta aynen böyle işte. Herhangi bir şeyle doldurulabilecek cinsten değil pek. Aşkmış,sevmekmiş,eğlenmekmiş.. Puzzle'ımın kayıp parçası gibi. Hem de tam ortadan bi parça. O parça olmadan bitirmek mümkün değil. Ama üretim hatası sanırım,yok o parça ve asla da benim olmayacak. Puzzle hiç tamamlanmayacak :/
Yerine bi şeyler koymayı denedim hep. Geçici umutlar,yalancı hevesler,anlık öyküler.. Ama dolduramadım o boşluğu. Evet sevdiğim insanlar yanımda. Ufak tefek sıkıntıları es geçince de görünürde büyük bi derdim de yok. Yeni insanlara da ihtiyacım yok. Peki bu boşluğun sebebi ne ? Sahibi kim ?
Gidip aynı puzzle'dan bitane daha alsam da o parçayı yerine mi koysam acaba ? Ama iki kalple kim yaşamış ki bu zamana kadar ben yaşayım. Hem de daha birisiyle bile baş edemeyen ben ikisinin altından nasıl kalkarım..
Sanırım artık tatile ihtiyacım var. Böyle uzun soluklu,dönüş zamanını ve yanımda götüreceklerimi kendim seçebileceğim.
Belki de fazla kafa yoruyorum bu konuya. Ya üretim hatası olan bensem ve o boşluk tamamen bundan kaynaklıysa..


Evet tam olarak böyle bi şey sanırım